KAMERA TEKNİĞİ

İLİŞKİLERDE SAĞLIKLI İLETİŞİM

      Kurduğumuz iletişimin kalitesini oldukça yükseltecek sihirli bir ipucundan bahsedeceğim.  Böylelikle karşı tarafı yaralamadan ve yaralanmadan barışçıl ve etkili bir iletişim kurabiliriz aslında. Gün içindeki davranışlarımızın söylemlerimizin pek çoğu bilinçli / farkındalıklı değildir, otomatik tepkilerdir. Yani insanlarla iletişimde çoğu zaman bilinçli yanıtlar değil, otomatik tepkiler veririz.

Örneğin;

 Bir mağazada çalışan ve görevi müşterilerle ilgilenmek olan bir görevli olduğunuzu düşünün…

 O gün oldukça yoğun… Siz artık çok yoruldunuz… Bunaldınız ve şöyle bir hava almak için mağazanın dışına çıktınız…

O sırada bir müşteri arabayla mağazanın önüne geldi ve sizi görünce kornaya basıp “gel” işareti yaparak sizi çağırdı.

O sırada otomatik olarak zihninizden şöyle bir düşünce geçti;

– hayret bir şey ya.. tipe bak.. Bir de beni ayağına çağırıyor sanki ben onun emir eriyim…

 Böyle düşündünüz ve görmezden geldiniz, sırtınızı döndünüz.

Fakat müşteri ısrarla kornaya basmaya ve sizi çağırmaya devam ediyor

Bu durumda siz de arabaya yaklaşıp öfkeyle;

-buyurun

 Dediniz sanki “a buyurun, ne vardı? Ne istiyorsun? Der gibi

     Fakat tam bunu derken Bir de fark ettiniz ki bu kişi, yani arabayı kullanan kişi yürüme engelli birisi ve inebilmek için sizden yardım rica ediyor. Çok kibar bir şekilde bunun için sizi yanına çağırmış. Bir anlık utanma ve belki de pişmanlığın ardından ve belki durumu tatlıya bağladınız ama her zaman bu kadar şanslı olamayabiliyoruz.

  Otomatik tepkilerimiz karşı tarafın asıl niyetinden ziyade bizim kafamızdaki;

  • İnançlar
  • Genellemeler
  • Ön yargılar ve
  • Bazı varsayımlardan

İbaret oluyor bu varsayımlar çoğu zaman hatalı olabiliyor.

 Ve sonuç;

  • Yanlış Anlaşılmalar
  • İletişim Çatışmaları
  • İletişim Kazaları Ve Belki De Sonucunda
  • Kaybedilen İşler
  • Kaybedilen İlişkiler

 Şiddetsiz iletişim yaklaşımında / tekniği işte tam da bu noktada işimize oldukça yarayacak önemli bir ipucundan bahsediyor.

 Bu İpucu;

 Değerlendirmeden Ya Da

 Yorumlamadan Gözlemlemek

    Bu tekniğin aynısını özellikle stres ve anksiyete anında ortaya çıkan rahatsız edici bedensel ve zihinsel hislerimizle baş etmede de kullanıyoruz.

 Ne Diyorduk?

     Rahatsız edici bedensel ya da zihinsel hisleri duyguları duyumları düşünceleri fark et fakat onları yorumlama onları analiz etme onlarla ilgili felaket senaryoları yazma …..

sadece bir kamera Tarafsızlığıyla objektifliği ile gözlemle

     İletişimde de karşı tarafı dinlerken ve kendimi ona anlatırken, ifade ederken gözlem ile yani tarafsız gözlem ile yorumu birbirinden ayırt etmek ve özellikle ifade kısmında kendimi anlattığım kısımda yorumlarım yerine tarafsız gözlemlerimi aktarmak.

     Gözlem dediğimiz şeyin tanımını yapalım isterseniz.:

“ gözlem herhangi bir durumun tarafsız yargısız objektif bir biçimde ölçülebilir bir biçimde somut bir biçimde ifade edilmesidir adeta bir kamera tarafsızlığıyla durumu ifade etmektir “

Yorum ise;

“Ses tonu ve beden dili de elbette çok önemli ancak, ilk ifademiz yani genelleştirme ve yargılama içeren ifademizdir.”

    Bu karşı tarafı strese sokar, yaralar… Ve yaralanan kişi savunmaya ya da saldırıya geçer.

 Bu durumda da aradaki iletişim bozulur.

  Oysa ikinci şekilde yani gözlemlerimizi aktardığımız biçimde ifade ettiğimizde  karşı tarafa kendini ifade edebilmek için güvenli bir alan açmış oluyoruz….

 Bu netleştirmek için isterseniz birkaç örneğe daha bakalım.

Önce yukarıda belirttiğimiz örneğe dönelim…

 Mağazanın önüne çıktım… Yorgunum…

 Bir kişi kornaya basıyor ve beni yanına çağırıyor

 Bu durumda otomatik olarak aklından geçen düşünceler neydi?

  • Müşteri beni ısrarla ayağına çağırdı.
  • Hayret bir şey beni emir eri sanıyor herhalde,
  • İnsanlar ne kadar hadsiz ne kadar düşüncesiz…

 Şimdi benim zihnimden bunlar geçtiğinde bu yorum kısmına giriyor. Çünkü ben var olan durumu objektif bir biçimde ifade etmiyorum. Bunun içerisinde yargılama var dikkat ederseniz, varsayımlar var, genelleme var.

Oysa aynı durumu şöyle ifade ettiğimde;

  • Molada hava alırken bir korna sesi duydum.
  • Arabanın içindeki müşteri beni yanına çağırdı.

 Burada gördüğünüz gibi herhangi bir yargı yok var olan durumu objektif bir şekilde ifade ediyor.

Örneğin; agresif birisi demek bir yorumdur. Çünkü burada yargı var.

Bunun yerine;

 Ali’nin son toplantıda masayı yumrukladığını gördüm. Bir gözlem ifadesidir. İçinde yargılama yok. Var olan durumu objektif bir biçimde ifade ediyor.

 Ayşe her şeyi çok kafasına takıyor. Gibi bir söylem bir yorumdur. Çünkü işin içerisinde bir teşhis var yani o kişiyle ilgili bir teşhis koyuyorum.

 Örneğin;

 –Hep böylesin, dikkatsizsin.

 İfadesi bir yorumdur. Çünkü içerisinde bir yargı ve genelleme barındırır.

Bunun yerine;

-Gönderdiğin son üç raporda 15 ve 17 Nolu sayfalarda yazım hataları olduğunu gördüm.

İfadesi bir gözlemdir, somuttur,  ölçülebilir.

Örneğin, bir arkadaşımla konuştuğumu ve Onun bir takım davranışlarını kendimce yorumlayıp varsayımlarda bulunduğunu düşünün ve ona bunu şu şekilde ifade ediyorum;

– Herhalde ailenden uzakta olduğun için böylesin.

 Şimdi eğer durum gerçekten böyle değilse arkadaşım kendini anlaşılmamış ya da yanlış anlaşılmış hissedecek.

Bunun yerine gözlem şeklinde ifade ettiğimde..

Örneğin;

 -Dün yemekte hiç konuşmadın sonrasında da çaya kalmadan odana çekildin.  İyi misin ? Bana anlatmak istediğin bir şeyler var mı ?

    İkinci ifade karşı tarafa çok daha fazla alan açan, daha etkili bir ifade olur.

Yorum ile gözlemi ayırt etmeye başladığımızda, aslında günlük yaşamdaki konuşmalarımızın hatta düşüncelerimizin çoğunun, bir yargı, varsayım, genelleme ya da teşhis içerdiğini fark edeceğiz.

 Bu farkındalığın iki boyutta önemi var.

Birincisi; iletişim boyutunda. Yani bu söylemlerimizin karşı taraf üzerindeki etkisini fark edip ona göre düzenleme şansı veriyor bize. Dolayısıyla iletişimimiz düzeltiyor.

Çoğu zaman günlük yaşamda İLETİŞİMDE SORUN yaşamamızın sebebinin;

 Olanı olduğu gibi görmek yerine, onu çarpıtılmış hatalı bir biçimde algılamak, yani yorumlamak olduğunu görürüz.

Olanı olduğu gibi görmeye başladığımızda, SAĞLIKLI İLETİŞİM in temellerini de atmış olacağız.

İletişimde yargı yerine, yani yorumlarımız yerine, gözlemlerinizi ifade etmeye başladığınızda daha barışçıl bir şekilde iletişim kurmaya başladığımızı göreceğiz.

  Eşimizle, çocuğumuzla, arkadaşlarımızla, iş arkadaşlarımızla, akrabalarınızla, herkesle kurduğunuz iletişimde bu tekniği denemeye başladığımızda farkı göreceğiz.

Yanlış anlaşılmalar azalacak, bağlar güçlenecek….

 Tabii bu tekniği uygulayabilmek için, bolca pratik etmek lazım.

İlk başta hemen tam anlamıyla uygulayamayabiliriz, bu da çok normal. Ancak ne demiştik;

 Bilgi beraberinde farkındalığı,

 farkındalık beraberinde kontrolü,  getirsin

Kendimizi kontrol etmeye başlayalım. Kontrolde beraberinde bir süre sonra Sağlıklı İletişimi getirecek.

 Bu tekniği tam anlamıyla uygulayabilmek için dikkat ederseniz iki tane çok önemli beceriye ihtiyacımız var.

 Bunlardan biri;

Odaklanma becerisi; yani şimdi ve burada olabilmek.

Mesela; insanlarla iletişim kurarken, birini dinlerken kafamızın başka yerde olmaması.

 Şimdi ve burada olmamız. Olanı gerçekten dinleyebilmemiz.

 İkincisi de;

 Yargısız gözlem yapabilmek …

Çokça alıştırma yapmak ve  hem size hem de iletişim halinde olduğunuz insanlara iyi gelecek.

Yorumsuz, yargısız SAĞLIKLI İLETİŞİM dilerim.

                                                                                     Gülsen ERTÖR

                                                                                Sosyal Hizmet Uzmanı

                                                                                Aile Danışmanı/Çift Terapisti

Kaynak; Şiddetsiz İletişim/Bir Yaşam Dili M. B. Rosenberg

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir